BURSA ÇARŞISI'NDAKİ DİNÎ YAPILAR
Bursa Çarşısı'nın içinde dağılmış bir halde bulunan dinî yapılar arasında cami, mescit, tekke, türbe, mezar ve hazireler önemli yer tutmaktadır. Çarşı bölgesinde mevcut 20'yi aşkın cami, mescit ve diğer dinî yapıların ticaretin gerçekleştiği alanların vazgeçilmez unsurları olduğunun da bir göstergesi sayılabilir. Bu aynı zamanda ticaretle dinî anlayış ve mabetler arasındaki yakın ilişkiyi de göstermektedir. "Rızkın onda dokuzu ticarettedir" ve "Rızık Allah'tandır" hadislerinde ifadesini bulan dinî anlayışın ticareti nasıl motive ettiği, haram-helâl algısının çarşıya nasıl yansıdığının de açık bir işaretidir. Bu makalede, Bursa Çarşısı bölgesinde yer alan cami, mescit, tekke, türbe ve hazireler bölge bir parça geniş tutularak batıdan doğuya doğru kısaca ele alınmaya çalışılacaktır. Hanların içinde bulunan mescitlere, her biri ayrıca ele alınacak hanlar sebebiyle değinilmemiştir.
1. Sağrıcı Sungur Türbesi:
Pirinç Han'ın güneyinde ve Eski İpek Han'ın hemen batısında yer alan bu türbe, dikdörtgen planlı, üzeri çatılı bir yapıya sahiptir. Tuğla ve taşla inşa edilen yapının giriş kapısı kuzey yönündedir. Günümüzde pek çok binanın arasında sıkışmış olarak kalan ve içinde bir sanduka barındıran yapı sağlam durumdadır. Bugün Bursa Müzesi'nde bulunan kabir taşına göre Sağrıcı Sungur'un 1681 yılında vefat ettiği anlaşılmaktadır.
2. İvaz Paşa Camii:
Ulucami'nin hemen kuzeyinde yer alan bu cami, elinizdeki eserde başka bir makalede ele alınmış olduğundan burada ayrıntılara girilmeyecektir.
3. Ulucami:
Osmanlı Devleti'nin dördüncü padişahı Yıldırım Bayezid tarafından, Niğbolu savaşı sonrasında 1396 yılında yapımına başlanan ve 1399 yılında tamamlanan Ulucami, günümüzde şehrin merkezi durumundaki Atatürk Caddesi üzerinde bulunmaktadır. İnşâ edilmesinin üzerinden birkaç yıl sonra, Ankara Savaşında Yıldırım Bâyezid'i yenen Timur orduları Bursa'ya gelip, caminin kuzey kapısını yakarak tahrip etmiştir. Daha sonra da Karamanoğlu Mehmed Bey tarafından çevresine odun yığılarak cami ateşe verilmiştir. 1855 depreminde caminin on sekiz kubbesi çökmüş, sadece batı minaresinin dibindeki kubbe ile mihrap önü kubbesi ayakta kalmıştır. 1959-1961 yılları arasında gerçekleştirilen son ciddi onarımında sıvalı olan duvarlar kazınmış ve kuzey yönündeki kapı aslına uygun hale getirilmiştir. Yirmi kubbeli dikdörtgen planlı yapının kalın duvarlarla çevrili on iki fil ayağı ve cami ortasında iç mekânı aydınlatma fonksiyonu bulunan bir şadırvanı vardır. Dıştan yaklaşık 55x69 metre boyutlarında kesme taşlarla kaplı, sağlam bir yapı olan Ulucami'nin mihrabı 1571 yılında Mehmed Usta tarafından yaptırılmıştır. Ceviz ağacından yapılan ve siyah renge boyanan minber, caminin en özgün, en güzel eseri olup eşine az rastlanabilir bir sanat eseridir. 1399 yılında tamamlandığı anlaşılan ve kündekârî tekniğiyle yapılan minber, Antepli Hacı Mehmed bin Abdülâziz ed-Devvâkî'nin eseridir. 1549 yılında yapılan müezzin mahfilinin solunda fil ayağına yerleştirilmiş yuvarlak ve tek parça mermerden oyulan taş kürsü 1815 tarihinde yapılmıştır. Caminin doğu, batı ve kuzey yönünde olmak üzere üç kapısı vardır. Ahşap kanatları ceviz ağacından yapılmış, oyma ve geçmeli geometrik motiflerle süslenmiştir. Ulucami'nin içini süsleyen levha ve duvar yazılarını Şefik Bey, Kazasker Mustafa Efendi, Abdülfettah Efendi, Hafız Mehmed Efendi gibi XIX. yüzyılın tanınmış hattatları yazmışlardır. II. Mahmud'un tarafından yazılıp hediye edilen altın yaldızla süslü levha oldukça güzeldir. İki minareden batıda yer alanı Yıldırım Bayezid tarafından yaptırılmıştır. Dıştan ve içten olmak üzere şerefeye kadar iki çıkış yolu vardır. Şerefe ve külah bakımından batı minaresinin bir benzeri olan doğu minaresini Çelebi Sultan Mehmed'in yaptırdığı rivayet edilir. Cami avlusunda üç şadırvan bulunmaktadır. Vali Münir Paşa tarafından yaptırılan 1895 tarihli şadırvan en güzel olanıdır.
4. Hacı İvaz bin Hacı Arslan Mezarı:
Eskiden Esediye Medresesi haziresinde iken, medresenin yıkılması sonucu Ulucami avlusuna katılan sahada Arslan Bey oğlu Hacı İvaz'm kabri bulunmaktadır. Hacı İvaz, medresesini yaptırmış 1439 yılında vefat etmiştir. Bugün Ulucami musalla taşlarının karşısında etrafı parmaklıkla çevrilidir.
5. Veled-i Enbiya Camii:
Reyhan ile Mantıcı caddelerinin kesiştiği yerde bulunan cami, Fatih döneminde Süle Mehmed Paşa tarafından yaptırılmıştır. Hayırsever bir kişiliğe sahip Süle Mehmed Paşa, Meydancık ve Tomrukönü mescitlerini de yaptırmıştır. Cami, ilk yapıldığı dönemde kubbeliyken 1855 depreminde büyük hasar görmüş ve 1890 onarımında ahşap çatılı ve tavanlı hale dönüştürülmüştür.
6. Ertuğrul Camii ve Mezarı:
Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan cami, Yıldırım Bayezid'in oğlu Ertuğrul Çelebi adına yapılmıştır. XIV. yüzyıl sonlarında şehid olan Ertuğrul Çelebi'nin mezarı caminin bahçesi içerisindedir. Batı tarafı ve çevresi dükkânlarla kapalı olan cami sağlam ve ibadete açıktır. Ertuğrul Çelebi, Balıkesir, Manisa ve Alaşehir beyliği yapmış, sonradan Amasya valisi olmuştur. 1393 yılında Sivas hâkimi Kadı Burhaneddin ile Çorum'da yaptığı savaşta Kırkdilim'de, bir rivayete göre de Sivas'ta Timur tarafından şehid edilmiştir. Cenazesi Bursa'ya getirilerek caminin doğu bitişiğindeki hazireye gömülmüştür. Üzerinde herhangi bir yazı yoktur.
7. Yiğit Cedid Camii:
Cumhuriyet ve Yiğitcedid caddelerinin kesiştiği köşede bulunan caminin yapım tarihi ve yaptıranı hakkında bilgimiz yoktur. Yiğit Köhne ile ilgisi olduğu sanılan yapının, XV. yüzyıl başlarında inşa edildiği anlaşılmaktadır. Kare planlı cami 1855 depreminde büyük zarar görmüş ve daha sonraları bir kişinin mülkiyetine geçmiştir. Uzun yıllar depo olarak kullanılan yapı, 1960 yılında gerçekleştirilen geniş çaplı bir onarım sonrasında cami olarak ibadete açılmıştır.
8. Orhan Camii:
Atatürk Caddesi'nin kuzeyindedir. 1339 yılında Orhan Gazi tarafından yaptırılmıştır. Orhan Gazi'nin 1339 yılında Bursa'da yaptırdığı bu caminin, 1413 tarihinde Karamanoğlu Mehmed Bey'in Bursa kuşatması sırasında yakılması nedeniyle son cemaat yeri ve giriş kısmı zarar görmüştür. 1417 yılında Çelebi Sultan Mehmed'in emri ile veziri Bayezid Paşa, daha sonra da 1905 yılında Sultan II. Abdülhamid tarafından tamir ettirilmiştir. Orhan Camii, han, hamam, aşhane, imaret, zaviye, mektep olmak üzere altılı bir külliye halinde olması gerekirken bugün onarılan han ve hamamdan başka diğer yapılar mevcut değildir.
9. İsmail Hakkı Tekkesi:
Tekke, İsmail Hakkı tarafından XVII. yüzyılda yaptırılmıştır. İsmail Hakkı 1652 yılında doğmuş, çeşitli yerlerde ders aldıktan sonra özellikle tasavvufta yükselmiş ve Bursa'ya yerleşerek kendi parası ile bu tekkeyi yaptırmıştır. Yapı grubu, tekke, semahane, çilehane ve müştemilâtından oluşur. Tekke halen İlahiyat Öğrencilerini Koruma Derneği'nin çalışma yeri ve yurdu olarak kullanılmaktadır. Semahanenin bulunduğu yapının alt katında odalar yer alır. Semahane, bugün mescit olarak kullanılmaktadır. Yapının taş merdivenlerinin altında çeşmesi bulunmaktadır. Mescidin hemen batısında, bir kapıdan çilehane bölümüne girilir. 1964 yılında tekkenin önüne yapının stiline uymayan bir minare yapılmıştır. İsmail Hakkı'nın kabri bahçede bulunmaktadır.
10.Tuz Pazarı Camii:
Tuz Pazarı Caddesi üzerinde ve çarşının ortasında yer almaktadır. Fatih Sultan Mehmed döneminde Kara Ali tarafından yaptırılmıştır. Dikdörtgen bir plan şeması gösteren cami, tek kubbeli asıl İbadet alanı, ortada küçük bir kubbe ile üç bölümlü bir son cemaat yerinden oluşmaktadır. Caminin son cemaat yeri, arsanın konumuna uygun olarak asıl ibadet alanının doğusunda yer almış, giriş de aynı yönde açılmıştır. Tamamen tuğla örgülü Tuz Pazarı Camii minaresi, Bursa'nın en güzel minarelerinden biridir.
11.Simkeş (Sırmakeş) Camii:
Atatürk Caddesi'nden Tuz Pazarı'na giden Gümüşçeken Caddesi üzerinde ve Simkeş çıkmazındadır. Koza Hanı'na, Simkeş, Sırma-ıkeş dendiği gibi bu camiye de aynı ad verilmektedir. Han ile ilgili veya o dönem tüccarlarının yaptırdığı eser olması kuvvetle muhtemeldir. Bu ihtimallere göre cami XV. yüzyıl sonlarında yaptırılmıştır. Yakın zamana kadar son cemaat yeri, ahşap ve üzeri kiremitle örtülü odalar haline getirilmiştir. Bir şahsa satılıp ambar olarak kullanılan cami, onarılarak ibadete açılmıştır. Dikdörtgen yapıda tek kubbeli asıl ibadet alanı ile kuzey yönündeki son cemaat yerinden oluşmaktadır. Minber ve kadınlar mahfili günümüz ahşap İşçiliği ile yapılmıştır. Sağlam ve ibadete açık durumda olan caminin minaresi yoktur.
12. Alanyeri Camii / Tekke Mescit:
İsmail Hakkı Caddesi'nin doğusundaki Tekkeciler Çıkmazı'nda bulunan ve Fatih devrinde yapıldığı sanılan cami, Tekke Mescit olarak da anılmaktadır. Ne zaman ve kim tarafından yapıldığı net olarak bilinmeyen ve son cemaat yeri bulunmayan cami, bazı vakıf kayıtlarına göre, Akçakoca Koca Bekir ya da Akçeli Ebubekir Vakfı'ndan intikal etmiştir. Ayrıca Bursa'da 1472 yılında yapıldığı belirlenen Tekye Mescid'in bu cami olması kuvvetle muhtemeldir. Yapıdan ayrı olan minarenin sadece kaide kısmı orijinaldir.
13. Hayreddln Paşa Camii:
Tuz Pazarı semtinde ve Çancılar civarındaki cami, I. Murad'ın ünlü veziri Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa (öl.1387) tarafından yaptırılmıştır. Cami ve minareyi yaptıran Hayreddin Paşa, İznik'teki ünlü Yeşil Cami'nin de banisi olmuştur. Orhan Gazi devrinde Bilecik ve İznik kadılığı görevini de yapan Hayreddin Paşa'nın mezarı İznik'tedir. Başlangıçta çatılı olarak yapılan cami, 1863 yılında vakfın mütevellisi Salih Efendi tarafından yeniden inşa edilmiş ve günümüze bu haliyle gelebilmiştir. Caminin sadece minaresi orijinaldir. 1950lerde cami yıkılmasına rağmen minaresi aynen kalmıştır.
14. Karakâdî Mescidi:
Çancılar ile Okçular caddelerinin kesiştiği yerdedir. Günümüzdeki adıyla Alacamescit Mahallesi'ndedir. Fatih Sultan Mehmed zamanında, Seyyid Hüseyin Husâmeddin Karakâdî tarafından yaptırılmıştır. Mescidin asıl ibadet mekânı kare veya kareye yakın planlı olup kuzeydoğu köşesinde minare yer almaktadır. Mescidin doğusundaki hazirede bazı mezar taşları bulunmaktadır. 1938 yılında bir kişiye satılan ve uzun süre depo olarak kullanılan mescit, şahıs elinden kurtarılarak ve aslına uygun biçimde onarılarak 1986 yılında hizmete açılmıştır.
15. Şerafeddin Paşa Camii ve Mezarı:
Tuzpazarı Caddesi, Okçular Çarşısı içindedir. II. Murad'ın emirlerinden Şerefüddin Paşa tarafından inşa ettirilen caminin çevresinde bugün çok sayıda dükkân bulunmaktadır. Kare planlı ve üzeri tek kubbe ile örtülü caminin asıl ibadet alanı dışında, ahşap son cemaat mahalli de vardır. Şerafeddin Camii yanında, çeşmenin arka tarafında bir mezar mevcuttur. Başucu taşındaki kitabeden Şerefüddin Paşa'nın 1894 yılında vefat ettiği anlaşılmaktadır.
16. Yiğit Köhne Camii ve Mezarı:
İnönü ve Cumhuriyet caddelerinin kesiştiği köşede bulunan Yiğit Köhne Camii, XV. yüzyılın ilk yarısında Yiğit oğlu Hacı Ali tarafından yaptırılmıştır. Tek kubbeli ve kalkan duvarlı olan caminin avlusunda bulunan kabir, 1449 yılında vefat eden Yiğit oğlu Hacı Ali'ye aittir.
17. Kayhan Camii:
Kayan, Kayıhan, Kaygan, Kayağan gibi isimlerle de anılan Kayhan Camii, Keresteciler Caddesi'nin üzerinde yer almaktadır. Fatih Sultan Mehmed devrinde Kaygan Musa bin Mehmed tarafından yaptırılmıştır. Kazzazoğlu Süle Mehmed Paşa'nın da bu caminin yapımı sırasında ciddi maddi destek sağladığı, bunun için de sadece minarelerinin İstediği biçimde yapılmasını şart koştuğu bilinmektedir. 1855 depremi ve sonrasındaki deprem ve yangınlardan sonra büyük ölçüde harap olan cami, 1873 yılında aynı yerde emekli yüzbaşı (kolağası) Halil Efendi tarafından bugünkü şekliyle yeniden yapılmıştır. Caminin avlusunda Kaygan Musa'nın oğlu olduğu sanılan Mehmed adında birinin mezarı vardır. Ayrıca caminin avlusunda tarihi bir çınar ve Şeyhülislâm Abdülaziz Efendi tarafından yaptırılan bir de çeşme bulunmaktadır.
18. Davud Paşa Mescidi:
Bat Pazarı (Bit Pazarı) Çarşısı'nda bulunması sebebiyle Bat Pazarı Mescidi adıyla da anılan bu yapı, Fatih devrinde Anadolu beylerbeyi, II. Bayezid döneminde de vezir olan Davud Paşa tarafından 1485 yılında yaptırılmıştır. İstanbul'da kendi adıyla anılan bir kışla ve çok sayıda hayratı bulunan Davud Paşa, Bursa'daki mescidine gelir olması amacıyla, bugün olmayan Tahtakale Hanı'yla bir de hamam yaptırmıştır. Mescidin harap ve kullanılamaz hale geldiği bir dönemde (1760) Şiblîzâde, kendi malıyla yapıyı onarmış, hatta bir minber de koydurarak cami olmasını sağlamıştır. Caminin önünde tarihî bir çınar vardır.
19. Ebu İshak Mescidi:
Cumhuriyet ile Absak caddelerini arasında kalan mescit, Yıldırım Bayezid tarafından Ebu İshak adına yaptırılmıştır. Giriş kapısı üzerindeki kitabeden anlaşıldığına göre, Yıldırım tarafından inşâ edilen mescit, büyük şeyh Kâzerunlu Ebu İshak'ı sevenlere vakfedilmiş, mescidin daha sonraki dönemde yenilenmesini ise Fatih Sultan Mehmed emretmiştir. 884/1479'da tamamlanan bu mescidin yapımı sırasında bu büyük şeyhin ashabı, yakınları ve müridleri de çalışmışlardır. Mescidin sağında mektep, solunda imaret ve halvethane bulunmakta iken bu yapılardan sadece mescit günümüze kadar gelebilmiştir. "Ters T" planlı ve kubbeli bir yapı olan mescidin son ciddi onarımı 1969 yılında Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu tarafından gerçekleştirilmiştir.
20. Bedreddin (Hafsa Sultan) Camii:
Bursa'nın Kayan Mahallesindedir. Yapımı giriş kapısı üzerindeki kitabede belirtildiği üzere II. Murad Devri'nde (Mayıs-Ekim 1443) inşa edilmiştir. Mermer taşa nesih harflerle yazılan iki satırlık kitabeden, caminin Çelebi Mehmed'in kızı Hafsa Sultan tarafından yaptırdığı anlaşılmaktadır. Asıl mekânı kare olan Bursa tipi camilerinin en güzel örneklerindendir.
21. Ahmed Dâî Camii:
Cumhuriyet Caddesi ile Ahmed Dâî Sokağı'nın kesiştiği yerde bulunan cami, Edincikli Hızır oğlu Yahşi Bey tarafından 1471 yılında yaptırılmıştır. Mahallenin adı Ahmed Dâî olduğundan bu adı almıştır. Ahmed Dâî, aslen Germiyanlı olup Gazi Süleyman Paşa'nın hizmetinde bulunmuş ve I. Murad döneminde vefat etmiş bir şairdir. Caminin tek kubbesi, bir de son cemaat mahalli bulunmaktadır. Tesbihlik ve mihrabında Yeşil Türbe çinilerinin kullanılması camiye ayrıcalık kazandırmaktadır. Öte yandan, güneyindeki minaresi, 24 dilimli, tuğla ve taş örgülü olup Bursa'nın en özgün minarelerinden biridir. 1953 yılında geçirdiği ciddi onarım sonrasında günümüzdeki biçimini kazanmıştır.
22. Pehlivan Dede Mezarı:
Ahmed Dâî Camii arkasında, Meydancık Caddesi üzerindeki bu mezarın çevresi parmaklıkla çevrilmiştir. Son dönemlerde yapıldığı anlaşılan mermer bir kitabede Pehlivan Dede yazısı vardır. Yeşile boyanmış bir metrelik duvarda mum yakmaya uygun küçük bir hücre de yapılmıştır. Ancak bu zatın kim olduğuna dair kaynaklarda henüz bilgiye rastlanmamıştır.